Kayısı Kent Malatya'mızı Tanıyalım

Malatya'ya Genel Bakış

Medeniyetlerin doðduðu Avrasya‘yı bir uçtan öteki uca kat edip Avrupa'nın batısı ile Asya ‘nın doðusunu birleþtiren ve medeniyetlerin yayılma yolunu ifade eden eksen Anadolu ‘dan geçmektedir. Avrasyanın bu uzun doðu batı ekseni boyunca toplumlar arası hareketlilik yoðun olarak hep olmuþ, bu hareketlilik toplumsal rekabet , savaþ ve göçlere sebep olmanın yanında aynı zamanda da toplumsal ve teknik yeniliklerin bu eksen boyunca yayılmasını saðlamıþtır. ıþte adeta medeniyetleri taþıyan bu eksen Anadolu ‘dan geçerken yoðunlaþarak (ve daralarak) Anadolu‘yu medeniyetler köprüsü haline getirmektedir. Bu özellik Anadolu‘yu tarihin ilk çaðlarından beri medeniyetler beþiði haline getirmiþtir. Bu nedenle Anadolu'nun her taþı tarih kokan bir yer yüzü cennetidir. 

Tarihte olduðu gibi günümüzde de medeniyetleri buluþturan Yurdumuzun önemli kavþak noktalarından birinde de Malatya bulunmaktadır. Bu özelliði Malatya ‘yı tarihin her döneminde önemli kılmıþ ve dikkatleri hep üzerine çekmiþtir.

Malatya, eski çaðlardan beri Anadolu ve Ortadoðu'nun geçit veren kavþak noktasındadır. Doðuda en eski ulaþım yolu; Malatya-Sivas üzerinden Erzurum'a, oradan da Kafkasya'ya uzanan yoldur. Buna, Karasu Aras yolu da diyebiliriz. Öte yandan Güneydoðu'ya, Malatya ve Diyarbakır üzerinden Mezopotamya'ya uzanan yol önemlidir. Malatya'dan doðuya doðru Murat, Karasu Van Gölü diðer tabii bir önemli yoldur. Diðer önemli bir yol ise Güneyden gelip Malatya'da düðümlenen Malatya - Kahramanmaraþ arasında Torosların çok kesif göründükleri bir sahada, akıþ yönleri farklı vadilerin takip ettiði tabii bir koridor boyunca uzanmaktadır. Güneyde daðlar arasında açılmıþ bir baþka yol, Adıyaman üzerinden Urfa'yı Malatya'ya baðlamaktadır. 

Belirtilen yollar, Malatya'da birleþerek kuzeyde Kafkasya'ya, güneyde Çukurova, Mezopotamya ve Suriye'ye, batıda Ege sahillerine, doðuda ıran ve uzak doðuya kadar uzanmaktadır. Bu yollar, Akad ımparatoru Sargon zamanından beri iþlemekteydi. Hititler zamanında da iþlemekte olan bu yoldan Hitit Krallarının geçerek Anadolu üzerindeki devletlerle savaþtıðı bilinmektedir. Hitit Kralı Þuppililiuma 'nın bu yoldan geçerek Aþaðı Fırat boylarına indiði, dolayısıyla Malatya civarında Fırat Nehrini geçtiði kaynaklarca belgelenmektedir. Bu yolun Kayseri Kültepe'den baþlayarak, Gürün Darende Malatya Samsat üzerinden Urfa'ya vardıðı buradan da ikiye ayrılarak Gargamıþ ve Halep'e, diðerinin de Nusaybin üzerinden doðuya Asur ve Babil'e gittiði tahmin edilmektedir. Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ve kültür alıþveriþinin bu yol üzerinden yapılması, Malatya'nın tarihi ve kültürel önemini artırmıþtır. 

Antik çaðlarda kullanılan yolların yanında, Roma döneminde ticaretle sınırların korunması amacıyla yeni yol yapımına geçilmiþtir. Malatya'nın büyük bir askeri merkez olması sebebiyle Romalılar, askeri ve ticari amaçla kullanılan yollarını Malatya'dan geçirmiþlerdir. Bu durumu, yol kenarlarına dikilen mil taþları doðrulamaktadır.

Bizans ımparatorluðu Roma yollarını aynı amaçla kullanılmıþtır. Araplar, Bizans topraklarına yaptıkları akınlardan sonra geri çekilirken Kommagene ile Malatya arasındaki geçitten faydalanmıþlardır. Türkler ise Fırat Nehri'ni Malatya yakınlarında aþarak Orta Anadolu'ya ulaþmıþlardır.

Gelenek ve Görenekler

Doðum ve Çocukla ılgili Gelenekler

Doðum; insan hayatının üç önemli safhasından ilkidir. Doðum-evlenme-ölüm... Bu önemli üç safha etrafında birçok gelenek görenek, adet, töre ve tören oluþturulmuþtur. 

Evlenen çiftlerin evliliklerinin en geç 1. yada 2. yıllarıında çocukları olması beklentisi vardır. Bu süre içerisinde çocuk olmayınca, özellikle geleneksel kültürde halk hekimliði ilaçlarına dayalı çeþitli çarelere baþvurulduðu, ziyartelere, köy ebelerine gidildiði görülür. Bu uygulamaların yanı sıra doktora baþvurmalar da artmıþtır. Hamile kadına yörede "ıki canlı, hamile, yerikli" adları verilir. Hamilelik süresi içerisinde doðacak çocuðun kız mı, oðlan mı olacaðını hamilenin yediði yiyecekler, baktıðı, dokunduðu vb. ile ilgili olarak birçok uygulama ve inanıþlar mevcuttur. 

Hamile kadın elma yerse kızı, çok tatlı yerse oðlu olur. Rüyasında boynuna altın takılmıþsa kızı, el bileðine altın takılmıþsa oðlu olurmuþ. Hamilelik döneminde baykuþa, yılana, çirkinlere bakamamaya dikkat edilir. Çünkü, bakıldıðında çocuðun bunlara benzemesi inancı hakimdir. Bu dönemde güzel þeylere bakılmaya dikkat edilir. Kırdan toplanan çiðdem destesi bir metre kadar yüksekten atılır, eðer top yere düþerse oðlan, daðılırsa kız olacaðı inancı mevcuttur. Kadının aþerme döneminde canının çektiði yiyecekleri temin etmek için ailesi büyük çaba sarfeder. Doðum yaklaþtıkça, çocuk için hazırlıklar da yoðunlaþır. Evde beþik donatma, bebek için yorgan, yastık, yatak, giysiler ve bezler hazırlanır. Doðumu yaptıran kadına "ebe" denilir. Çocuðun göbeði kesildikten sonra ya bir cami duvarı dibine, ya da ayak deðmeyecek bir yere dua okunarak gömülür. 

Yeni doðan çocuk tuzlanır. Bu iþlem çocuðun piþmemesi, terlememi ve çið kalmasını önler. Yeni doðan çocuk önceleri "öllük" denilen kırmızımsı bir toprak ile belenir. Bu pratik günümüzde ortadan kalkmıþtır. Yeni doðum yapmıþ kadına yörede "loðusa", ya da "Dıðasken" adı verilir. Loðusa kadına ilk önce undan hazırlanan ve içerisinde pekmez katılarak yapılan kuymak yedirilir. Bu, özel gün yemeði sayılır. Doðum yapan kadınla çocuðu, inanıþa göre kırk gün dıþ zararlardan ve tehlikelerden korunur. Kırkgün boyunca yattıkları odanın ıþıðı söndürülmez. Yastıklarının baþ tarafına Kur'an-ı Kerim konulur. ıki kırklı kadın birbiriyle karþılaþtıklarında iðne deðiþtirirler ki, kırkları birbirini basmasın. Evde deðirmenden un, bulgur Sünnetten bir görünüm getirildiðinde çocukla kadın birkaç adım dıþarı çıkarılır. Yine yakın bir evden cenaze çıkmıþsa, kırkı çıkmamıþ loðusayla çocuðu cenaze oradan götürülürken dıþarı çıkarılır. Bu âdetler kırk basmaması için yapılır. 

Yine kırk basmaması için "kırklama" yapılır. Çocuðun yıkanacaðı suya yirmi ve kırkıncı günde kırk kaþık þu, ya da kırk tane arpa sayılarak atılır. Çocuðun baþı üzerinde bir kalburdan su dökülür. Böylece kırk çıkarılır. Kırk çıktıktan sonra çocuk ve anneye zarar verecek etkenler de ortadan kalkmıþ olur. Lohusalık döneminde geleneksel kültür içerisinde anne ve çocuða zararı dokunacaðına inanılan "Alkarısı" adını verdikleri saçı baþı daðınık, diþleri iri, parmakları çok uzun çirkin bir yaratıðın olduðundan da söz edilir. Buna karþın geçmiþte annenin ve çocuðun yataðının çevresine kıl ip bırakıldıðı, yastıðına iðne takıldıðı görülmüþtür. 

Böylece alkırısı denilen mahlûkun zarar veremeyeceði inanıþı yaygınken, günümüzdeki bu tür uygulamalar kalkmıþ olup, yatılan yerin baþucuna Kur'an-ı Kerim konulmaktadır. 

Yeni doðum yapmıþ lohusayı ve çocuðunu görmeye gitme âdeti vardır. Bu gidiþle birlikte giyim eþyası vb. götürülür. Özellikle ilk doðumda kadının annesi tarafından beþik donatılır. 

Çocuðun ilk diþi çıktıðında buðday kaynatılarak hedik yapılır. Bazen hedik taneleri bir ipliðe dikilerek bebeðin boynuna takılır. Çaðırılan akraba ve komþulara "Diþ Hediði" ikram edilir. Çocukluk çaðı içerisinde birçok geleneklere dayanan uygulamaların varlıðı da dikkati çeker. Doðup yaþamayan çocuklara "Tıpkı" oldu derler ve tıpkı çeþmesi denilen suda yıkarlar. Hekimhan'ın Güzelyurt beldesindeki Tıpkı/Tıpka çeþmesine bu gaye ile gidilir. Konuyla ilgili olarak bir kiþi yılanın veya yengecin aðzında bir böcek görürse çocuðu doðup yaþamayanın adını seslice söylediðinde yılan veya yengeç aðzındakini bıraktıðında Tıpkı'nın geçeceðine inanılır. Çocuk yürümede geç kalmıþsa, iki ayak bileðine ip baðlanır, hızla biri gelerek ayaðındaki bu ipi keserek kaçar buna "Duþak Kesme" denilir. Geç konuþan, konuþma güçlüðü olan çocuklar için ziyaretlere gidildiði görülür. 

Uyumayan, korkan çocuklara "okutulur"; çocuða korkularının geçmesi için geleneksel bazı pratikler uygulanır. Nazar deðmemesi için kulak memesinin ardına kara çalınır. Omuz baþına ya da giysisinin iç tarafına nazarlık takılır. Bebeklik çaðındaki sancılarına, kulak aðrılarına ve rahatsızlıklara yönelik uygulamalar günümüzde az da olsa devam etmektedir. Þehirleþmenin hızlandıðı yörelerde doktora baþvurmalar artmıþtır. 

Evlenme Adet ve Gelenekleri

Evlenme, hayatın üç önemli safhalarından biridir. Bu dönemlerde doðum, evlenme ve ölüm etrafında birçok gelenek, görenek, âdet, töre ve tören oluþturulmuþtur. Malatya'da evlenmeler; görücü usûlünün yanı sıra karþılıklı anlaþmaya dayalı olarak gerçekleþmektedir. Bunların dıþında "Kaçmak" yoluyla evlenmeler az da olsa olmaktadır. 

Görücü usûlünde isteklerin aileye duyurulması ilk basamaðı oluþturur. Gençler, evlenme isteklerini direkt olarak babaya açamazlar. ıstekler, ya anne vasıtasıyla, ya da baþka vasıtalarla duyurulur. 

Evlenme yaþı, erkeklerde 18 yaþ civarında baþlar. Bu yaþ genellikle ailenin ekonomik durumu, bazı erken evlendirmeyi gerektiren þartlarda ön plana çıkar. Ortalama evlenme yaþı ise askerlik sonrası baþlar. Kızlarda ise önceleri 15-16 yaþlarında evlenme yaygınken, bu yaþ sınırı 18-19 yaþa çıkmıþtır. 

Gençler, evlenme isteklerini duyururken gelenek gereði bazı davranıþlarda bulunurlar. Eve geç gelme, bıyık bırakma, huysuz davranıþlar gösterme, hastalık bahanesiyle iþe-güce gitmeme, piþirilen yemeði beðenmeme gibi davranıþların yanı sıra ev eþyası almak, giyimine özen göstermek gibi hareketler sergiler. Genç kızlarda ise bu gibi davranıþlara pek rastlanmaz. Davranıþları aþikar deðil, imalıdır. Hiç olmadık zamanlarda yakınmalar, serzeniþler görülür. Evlenme geleneði içerisinde aile tarafından gencin evlendirilmesine kesin karar verilmiþse, "Görücü Gezme" ya da bir diðer söyleniþle "Kız Bakma" baþlar. Evlendirilecek gencin ailesi çocukları için temiz süt emmiþ, kendilerine lâyık bir kız bulmak için düðün, niþan komþu gezmeleri, akraba ve tanıdıklarının tavsiyeleri vb. vesilelerle kız beðenirler. 

"Kız bakmaya" gitmeden önce tanıdıklar vasıtasıyla el altından kız tarafına haber gönderilir. Kız evine gidildikten sonra, genç kız el öper ve misafirlere kahve ikram eder. Bu ziyaret sırasında kız yakından incelenir. Kızın bir sakatlıðı var mı, hamarat mı öðrenilmeye çalıþılır. Kızın niyeti yoksa görücülere asık suratlı davranır. Ayakkabılarını daðınık bırakır ve yanlarında pek durmaz. Bu görücü gezmelerinde, kız beðenilmiþse durum aile içerisinde tekrar görüþülür, danıþılır. Kızı istemeye karar verilir. Kız evine haber gönderilir. Aile kızı vermeye niyetli ise, "Kız evi naz evi" deyiminden hareketle kendilerini naza çekerler. Hele bir danıþalım-görüþelim hayırlı ise olur, derler, Neticede kız evine gidiþ-geliþler birkaç sefer tekrarlanır. Gün kararlaþtırılır. Daha sonra kızı istemeye giderler. Her iki tarafın yakın akrabaları bu istemede hazır bulunurlar. Kız istenirken, oðlan ve kız babasını temsilen birer kiþiye vekâlet verilir. Oðlan tarafını temsil eden kiþi kızı "Allah'ın emriyle, Peygamberin kavliyle" üç kere ister. Üçüncü tekrarın sonunda, kız babası "Allah yazdıysa bize diyecek söz yok, biz de verdik" diyerek cevaplar. Orada bulunan hoca dua okuyarak "Allah hayırlı eylesin" der. Bu törenin Malatya köylerindeki adına kız isteme, söz kesme veya el öpme adı verilir. Kız istenildikten sonra, köylerde görülen bir âdet ise gencin kulaðının çekilmesi ve bahþiþ alınması geleneði vardır. Ayrıca, "Süt hakkı" adıyla kızın annesine hediye verme adeti vardır. Söz kesildikten sonra aðız tatlılıðı için þerbet ezilerek daðıtılır. Ardından "baþlık" görüþülür. Baþlıðın, yöredeki adı "Galin" dır. Bu gelenek bazı köylerde devam etmektedir. Birçok yerde ise kalkmıþtır. Baþlık istenen yörelerde babanın isteði orada bulunanların ricasıyla makul bir seviyeye indirilir. Baþlık geleneðinin kalktıðı yörelerde liste verme geleneði vardır. Bu listeye istenilen ev eþyaları, altın vb. yazılır. Baþlık geleneðinin sürdürüldüðü köylerde kaçırma yoluyla yapılan evliliklerde normal durumda alınan baþlıðın iki katı miktarda "Kan" adı verilen baþlık alma geleneði de görülebilmektedir. 

Söz kesmenin ardından belirlenen bir günde niþan takılır. Bu törene bazı köylerde göreye gitme, þerbet içme gibi isimler verilir. Niþanda oðlan tarafı bir heybe hazırlar, bir gözüne þirincelik denilen çerez konulur, diðer gözüne ise kız ailesine gömlek ve kumaþ gibi hediyeler konulur. Þirincelik, misafirlere daðıtılır. Kız anasına götürülen hediyeye ise, "Ana keteni" denir. Kız, niþanda oðlan tarafının aldıðı elbiseleri giyer. Büyük teþtlerde þerbet ezilerek daðıtılır. Yüzükler kadınlar tarafından takılır. Niþanlılara para ve altn gibi hediyeler verilir. Bundan sonra erkek tarafı niþanlı kızdan söz ederken "bizimgelin" der. Niþanlılık döneminde gençlerin birbirlerini serbestçe görmeleri hoþ karþılanmaz. Bu yasaklama þehirleþmenin baþladıðı yörelerde zayıflamıþtır. 

Niþanlılık döneminde kız tarafına dini bayramlarda koç gönderilir. Ayrıca altın, saat, elbiselik gibi hediyeler de götürülür. Bu hediye götürme âdeti erkeðin niþanlısını ziyaretinde de geçerlidir. Niþanlılık dönemi "evli evinde gerektir" düþüncesinden hareketle fazla uzatılmaz. 

Niþandan sonra gelen tören düðündür. Düðünler köylerde hasat sonuna rastlar. Þehirlerde ise bahar ve yaz aylarında yapılır. Düðün günü kararlaþtırıldıktan sonra kız tarafından da niþanlı kızla beraber 3-4 kiþi alınarak þehre düðün pazarlıðına gidilir. Geline, eþya, elbise, altın vb. alınır. Bazı köylerde buna "yük" de denilmektedir. Düðünden önce oðlan tarafından aldıðı yün ile kız tarafı yatak yapar. Düðün öncesi bir gelenek de "Yolların saðlanması" adı altında kızın amcasına, dayısına ve erkek kardeþine hediye alınarak onların gönüllerini almaktır. Bunlara emmi yolu-dayı yolu denilir. Bu gönül alma iþi bir elma götürülerek de para götürülerek de olur. 

Düðüne davet; köylerde "okuntu" denilen çaðırma þekliyle olur. Okuntu daðıtana bahþiþ verilir. Bu adet yerini davetiyelere bırakmıþtır. Düðünler önceleri çarþamba ve perþembe günleri yapıldıðı gibi Cuma, cumartesi, pazar günleri de yapılmaktadır. Düðünün baþladıðını belli etmek için oðlan evinin damına Türk bayraðı asılır. Bayraðın asıldıðı uzun sopanın ucuna bazı köylerde elma konur. Düðünlerde özellikle köylerde davul-zurna çalgısı bulunur. Düðün sırasında özellikle yörenin seyirlik oyunları oynanır. Þehirde ise davul-zurna yerine orkestra aðırlıktadır. Arapgir ilçesinde klarnet, keman cümbüþ vb. çalgılar kullanılmaktadır. 

Köylerde; bayraktar, düðün vekili, aþçı, kahveci gibi hizmet grubu misafirlerle ilgilenir. Gelin getirmeye gitmeden önceki gün, kız tarafına "kınacılar" ve "ekmekçiler" gönderilir. Kınada, oyunlar oynanır ve gelin kıza kına yakılır. Kına yakımanda tepsi baþlar üzerinde dolaþırken Malatya'nın kına havası olan "Yüksek eyvanlarda bülbüller öter" türküsü söylenir. Gelin kızın önce sað eline kına yakılır, içerisine bir madeni para konularak dolakla (yazma) sarılır. Sonra diðer eline yakılır. Kınadan bir bölümü oðlan tarafına gönderilir. Kına sırasında "gelin övme" ya da "gelin aðlatma" törenleri yapılır. Bu törenler sırasında çeþitli türküler ve maniler söylenir. Kına gecesinin sabahı oðlan evinde toplanan gelin alayı daðlık yörelerde at ile diðer yörelerde traktör ve otomobil ile gelin almaya giderler. Gelincik adı verilen gelin arabası dikkatle süslenir. Kızın köyüne yaklaþıldıðında gelin alayı durdurularak "sapancalık" denilen bahþiþ alınır. Ayrıca kız evinin kapısı kapatılarak bahþiþ alınır, sonra açılır. 

Düðünden üç gün sonra kız tarafı oðlan tarafına tatlı gönderir. Bir hafta sonra gelinle kocası kız tarafını ziyaret ederler. Buna "Haftasına gitmek" adı verilir. Kız tarafı ise onbeþ gün sonra karþı tarafı ziyaret eder. Önceleri çok yaygın olarak görülen evin büyüklerine karþı "gelinlik etme" âdeti bugün önemini kaybetmiþtir. Gelinlik etmek; kaynana, kayınbaba ve diðer aile büyüklerinin yanında sofraya oturmamak, çok sessiz konuþma gibi davranıþlardır.

Tarihi Eserler
Malatya tarih boyunca çeþitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliði yapmıþtır. Aslantepe, Nemrut Daðı, Fırıncılar Höyük, Bayramtepe Höyük, Ören Höyük, ikinciler Höyük, Aslantaþ, Kaðköy Kaya Kabartmaları, Levent Vadisi, Ansur ve Kaletepe Höyük görülebilecek arkeolojik alanlardır. 

Kültür Varlıkları Ve Tarihi Mekanlar 
Yazıhan 

1- Abdülrezzak Camii: Fethiye Köyü'nde yer alan camii, Osmanlı dönemi (Kanuni Devri) Mimari örneklerindendir. Yörede Uzun Hasan Camii olarak bilinir. 

2- Fethiye Höyük: Fethiye Köyü merkezinde yer alan höyük, yüzey buluntularına göre kalkolitik çaðdan baþlayarak Roma dönemine kadar iskan görmüþtür. Selçuklu ve Osmanlı döneminde köy yerleþime açıldıðından höyük kullanılmamıþtır. Höyük'te herhangi bir ilmi kazı yapılamamıþtır. Ancak fazla tahrip edilmiþtir. 

3- ıriaðaç-Köy Camii: Köy Camii yıkılmıþ, sadece yeri ayaktadır. Taþmalzeme ile inþa edilmiþ tek yapı üzerine beþik tonozludur. Üzerindeki kitabede, 1866 tarihinde Hüseyin Bin Hüseyin tarafından yaptırıldıðı yazılıdır. 

4- Kuruçay Höyük (Hacı Höyük): Yazı-han îlçesi, Karaca Köyü, Kuruçay mevkiinde yer alan Höyük; Roma, Bizans, Osmanlı kültürlerini kapsar. Herhangi bir ilmi kazı yapılamamıþ ve çok iyi korunmuþtur. 
5- Buzluk: Ansır Köyü sınırları içerisinde bulunan yerleþim birimi maðaralarıdır. Ayrıca, yörede mezarlık alanları mevcuttur. Maðaralar, bugün çok bozulmuþtur. Tahminen paleolitik yerleþime de sahne olmuþtur. 

Yeþilyurt


1- Kaletepe Höyük: Yeþilyurt ilçesi, Þabandede mevkiinde yer alan Höyüðün yüzey araþtırmalarına göre, Roma ve Bizans dönemlerini barındırdıðı tespit edilmiþtir. Höyük'te herhangi bir ilmi kazı yapılmamıþ, ancak kaçak kazılarda tahrip edilmiþtir. 

Arguvan

1- Karahöyük: Arguvan ilçesi Karahöyük Köyündedir. Etrafında tarlalarla çevrili höyükte en çok tunç çaðı ve hitit dönemi yerleþimine rastlanmıþtır. Höyükte herhangi bir ilmi kazı yapılamamıþ ve iyi korunmuþtur. 

2- ısahöyük: Arguvan ilçesine giden Malatya-Arguvan Karayolu üzerinde ısa Köydedir. Etrafı tarlalarla çevrili höyükte, yoðun olarak eski tunç çaðı iskan görmüþtür. Höyükte herhangi bir ilmi kazı yapılmamıþ, iyi korunmuþtur. 

3- Morhamam (Uzunoðlan) Höyüðü: Arguvan ilçesi, Morhamam Köyünün Fırat Baraj gölü kenarında yer alan höyük, yoðun olarak ilk tunç çaðından baþlayarak iskan görmüþtür. Höyükte herhangi bir ilmi kazı yapılmamıþ, ancak kaçak kazılar yapılmıþtır. 

Kuluncak


1- Eþref Höyük: Kuluncak ılçesi Konak Tepe sınırları içerisinde yer alan höyük, yoðun olarak tunç çaðını barındırmaktadır. Höyükte herhangi bir ilmi kazı yapılamamıþ, ancak kaçak kazılar yapılmıþtır. 

2- Kabak Abdal Türbesi: Alvar Köyünde yer alan türbe kitabesine göre 1844 tarihlidir. Kare planlı yapının üzeri kubbelidir. Yapı içerisinde beton sıvalı bir mezar yer alır. Köylülerin imkanlarıyla sürekli tamir görmüþtür. 

Doðanþehir

1- Sulu Maðara: Doðanþehir îlçesi Polat Kasabasına 5 km. uzaklıkta daðlık bir alanda yer alan maðara tabii güzelliði ve jeolojik yapısıyla tabii sit bölgesidir. Sarkıt ve dikitler görülmeye deðerdir. Herhangi bir kültür görülmemektir. 

2- Roma Sur Kalıntıları: Roma dönemi Doðanþehir Surlarını meydana getiren Kale, günümüze bir kaç yerde ayakta kalan kalıntılarıyla gelmiþtir. Kesin tarihi ve yaptıran belli deðildir. Eski bir resim veya gravüre rastlanmamıþtır. 

Hekimhan

1- Taþhan: Üzerinde yer alan ve üç dilde yazılı kitabesine göre 1218 Miladi 615 hicri yılları yazılıdır. Buna göre Selçuklu Döneminde Ebu Salim Bin Ebul Hasan tarafından yapılmıþ ve 1. Izettin Keykavuþ yaptırmıþtır. Osmanlı döneminde yoðun tamir görmüþ olan han, dikdörtgen planlı ve avlulu, eyvanlı yapı grubundadır. 1980'li yıllarda vakıflar idaresince tamir edilmiþtir. 

2- Köprülü Mehmet Paþa Camii: Hekimhan îlçe Merkezinde yer alan cami tek minareli ve kesme taþtan inþa edilmiþtir. 1660 tarihinde yaptırılmıþ ve 1815 tarihinde esaslı tamir görmüþtür. Caminin ilk kitabesinde Fazıl Ahmet Paþa'nın yaptırdıðı yazılıdır. Esas mekan dikdörtgen planlı olup, üzeri kubbelidir. Son cemaat yeri revaklı olup, beþ küçük kubbelidir. 
3- Köprülü Mehmet Paþa Hamamı: Kitabesi olmamasına raðmen tahminen 17. yüzyıl eseridir. Ancak harap durumdadır. Dökdört-gen planlı hamam üç bölümlü, klasik Osmanlı tipidir. Kesme ve moloz taþlardan inþa edilmiþtir. Tamire muhtaçtır. 

4- Kilise: Hekimhan ilçesi merkezinde eski hapishane olarak kullanılan bina, yıkık durumdadır. Son Osmanlı veya Bizans (olabilir) dönemi dikdörtgen planlı, basit basilika tipindedir. 

5- Güzelyurt Höyük: Hekimhan-Güzelyurt yol güzergahında yer alır. Yoðun olarak tunç çaðını barındırır. Tahribat fazladır. 

Akçadað


1- Arga Tepesi: Akçadað ilçesi Merkezinde yer alan, yapılaþma ile bozulan höyük yoðun olarak Eski Tunç Çaðı ve Hitit Kültürlerini barındırır. Büyük bir yerleþim alanı olmasına raðmen, ilçe merkezinin höyük üzerine ve hemen yanma iskan kurması sebebiyle höyük sınırları daralmıþ ve tahrip olmuþtur. Herhangi bir ilmi kazı yapılmamıþ, ancak yapılaþma nedeni ile bozulmuþtur. 

2- Ören Höyük: Akçadað ilçesi Ören Köyüne çok yakın olan höyük, yoðun olarak tunç çaðı kültürünü barındırır. Höyükte herhangi bir ilmi kazı yapılmamıþ olmasına raðmen iyi korunmuþtur. 

3- ıkinciler Höyük: Akçadað ılçesi ıkinciler Köyünde tarlalar arasında yer alan höyükte yoðun tahribat olmuþtur. Yoðun olarak Tunç Çaðı ve Demir Çaðı Kültürlerini barındıran höyükte ilmi kazı yapılmamıþtır. 

4- Levent Vadisi-Baðköy Kaya Kabartmaları: Akçadað ılçesi Levent bucaðının bulunduðu tabii ve gösteriþli vadinin bir bölümünde yer alan, kaya maðaraları ve kaya kabartması Roma dönemini fazlaca yansıtır. Ancak, Geçhitit olarak da yorumlanabilmektedir. 

Darende

1- Roma Mezarı: Yenice Kasabası merkezinde yer alan Maþattepe Mevkiinde bulunan tümülüste yapılan kurtarma kazısı sırasında gün ıþıðına çıkarılan mezar anıt,içten düzeltilmiþ dıþtan moloz taþ ve topraklarla dolgulandırılmıþ taþtan inþa edilmiþtir. Çift dromos (Mekan) lu yapıda, boþlukta ahþap sanduka (tabut) içinde kadın cesedi bulunmakta idi. Ayrıca taþınır nitelikteki küçük buluntular, Malatya Müzesinde teþhire sunulmuþtur. Tahminen M.Ö. 1. yüzyıla tarihlenmektedir. Aynı bölgede açılmıþ üç adet tümülüs daha bulunmaktadır. 

2- Merkez Tümülüs: Darende ılçesi, Eski Darende mevkiinde yer alır. Büyük ihtimalle Roma Dönemi tümülüsüdür. 

3- ıki Mezarlık: Darende ılçe merkezi, Eski Darende mevkiinde yer alan ve halen kullanılan Osmanlı Mezarlarını barındıran iki adet mezarlık, çevre belediyesince çevrilmiþtir. 

4- Doðal Akvaryum: ılçe merkezi, Somuncu Baba mevkiinde tohma çayı vadisi içerisinde yer alan kayalar içerisinde balıklı gölün kaynaðı durumundadır. Balıklar buralara yumurtalarını bırakarak çoðalmaktadır. Aynı kaynaktan uzunca bir ark'la su yolu baðlantısı, Camii avlusunda bulunan sonradan yapılan havuza akmaktadır.

5- Somuncu Baba Boðazı: Darende ılçesinde yer alan balıklı göl ve Somuncu Baba Camii ile baþlayıp taþ köprüye varan dik kayalardan meydana gelen, Tohma çayının ortadan aktıðı tabii boðazdır. 

6- Tohma Çayı Doðal Vadisi: Darende ilçesinde, Somun Baba Camii, doðal akvaryum, balıklı gölü içine alarak taþ köprüye kadar uzanan ve dik kayalık yamaçlardan oluþan vadinin, taþ köprüye yakın bölgesinde doðal bir hamam (sıcak su) yer alır. Yörede burası Gehver veya Gâvur hamamı olarak bilinir. 

7- Aþudu (Günpınar) Þelalesi: Darende ılçesi, Günpmar Köyü sınırları içerisinde, Tohma çayı yataðında yer alan, tahminen 45-50 metre yüksekliðinde kayaların arasında suyun sert akıþı þelaleye güzellik katar. Turizme açık bir sit bölgesidir. 

8- Kavlak Köprüsü: Darende ılçesinde bululan ve halen kullanılan taþ köprüdür. Herhangi bir kitabe ve yazıt yoktur. Ancak son Osmanlı dönemi eseridir. 

9- Taþ Köprü: Darende ılçesinde, Tohma Çayı üzerinde ve doðal vadinin hemen bitiminde köprügözü olarak bilinen taþ köprü bir gözü betonarme ile onarılmıþ ve halen ulaþımı saðlamaktadır. 

10- Nadir Köprüsü: Darende ılçesinde bulunan Son Osmanlı Dönemi bir köprü Tohma çayı üzerindedir. Üç gözü olan köprünün, bir gözü kapatılmıþ, diðer iki gözü betonarme ile onarılmıþtır. Halen ulaþıma açıktır. 

11- Ulu Camii Minaresi: Eski Darende mevkiinde yer alan Ulu caminin esas mekanı yoktur ve sadece minaresi ayaktadır. Kitabe olmamasına raðmen, yapım tarzı ve iþçilikte, caminin beylikler dönemi 14. yüzyıl eseri olduðu tahmin edilmektedir. Tek þerefeli minarenin küllah kısmı tahrip olmuþtur ve kesme taþtan inþa edilmiþtir. 

12- Danabey Minaresi: Eski Darende mevkiinde, kesme taþtan inþa edilen ve þerefe korkulukları ve küllahı yıkılmıþ olan minare, kayıtlara göre H. 1156 M. 1727 yılında Osmanlı Paþalarından Hacı Hüseyin Paþa tarafından yapılmıþtır. 

14- Hacı Müsrif Minaresi: Eski Darende Mevkiinde kesme taþtan inþa edilen Minare onaltıgen gövdelidir. Kayıtlara göre H. 1170 M. 1740 tarihinde Osmanlı Paþalarından Abidin Paþa tarafından yaptırılmıþtır. 

15- Somuncu Baba Camii Minaresi:Eski Darende. Somuncu Baba küllüyesinin hemen bitiþiðinde, ancak eski bir camiye ait minare , H. 1907 M.1677 tarihinde Osmanlı döneminde yaptırılmıþtır. Bu tarihe göre Þeyh Hamit-i Veli zaviyesinin minaresidir. Kare kaideli ve onaltıgen gövdeli, minare tek þerefeli olarak taþtan inþa edilmiþtir. Bitiþiðinde bulunan cami sonradan yapılmıþtır. 

16- Mehmet Paþa Kütüphanesi: Eski Darande mevkiinde bulunan eser, kare planlı, kesme taþ duvarlı ve tek kubbelidir. Portal üzerindeki kitabeye göre h.1193 M. 1763 tarihinde Osmanlı Paþası, Darendeli Sadrazam Mehmet Paþa tarafından yaptırılmıþtır. 

17- Bedesten: Eski Darende mevkiinde bulunan bedesten, Osmanlı dönemi eseridir. Dikdörtgen planlı klasik Osmanlı kapalı çarþıları planndadır. Orta büyük avlu etrafına odalar sıralanmıþtır. Yapının taþıyıcı duvarları kesme taþ, diðer bölümleri ve üzerinde moloz taþlarla örtülüdür. Oda üzerleri beþik tonozludur. Çok harap durumdadır. Tahminen Hüseyin Paþa Vakfına aittir. 

18- Hasan Paþa Hamamı: Eski Darende mevkiinde bulunan Hamam, klasik Osmanlı tipine uygun olarak iki bölümlü ve kesme taþtan inþa edilmiþ esas mekan kubbelidir. Tahminen Osmanlı paþalarından Hasan Paþa tarafından yaptırılmıþtır. Diðer bir adı da Hüseyin Paþa Hamamıdır. 

19- Zengibar Kalesi: Yörede senkbar ismi ile de anılan kalıntı, tahminen Osmanlı dönemi eseridir. Darende ilçesi kuzey yamaçlarında yer alan kalenin giriþ kapısı kalmıþtır. Kesme taþtan inþa edilmiþtir. 

Arapgir

1- Çobanlı Konaðı: Bugünkü varislerin soy ismiyle adlandırılan konak, esasında Osmanlı paþalarından Cevat Þakir Paþa Konaðıdır. Ayrıca Halil Vamık Paþa Konaðı olarak da adlandırılır. Giriþ katı ile birlikte üç katlıdır. Taþ malzeme ile örtülü duvarların aralarına ahþap hatıllar atılmıþ, çatı sacla kaplıdır. 

2- Ulu Camii: Eski Arapgir'de kayalık bir alanda yar alan camide kitabe olmadıðından tahminen 14. yüzyıl ılhanlı eseri olduðu tahmin edilmektedir. Yapının en gösteriþli yeri kuzey yöndeki ana giriþ kapısıdır. Aslında Ulu cami olarak adlandırılıyorsa da çevresinde yer alan eserlerle bir külliyenin parçasıdır. Kesme taþtan inþa edilmiþ cami yörenin gösteriþli yapıla-rmdandır. 

3- Mir-i Liva Ahmet Paþa Camii: Osmanlı dönemi, 18. yüzyıl ilk dönemi eserleri olan cami, Ahmet Paþa tarafından yaptırılmıþtır. Arapgir ısaoðlu mahallesinde yer alır. Cami kubbesiz olup, dikdörtgen planlı ve tamamen kesme taþi ile inþa edilmiþtir. Minaresi batı köþesinde yer alır ve taþtan inþa edilmiþtir. 

4- Gümrükçü Osman Paþa Camii: Eski Arapgir'de bulunan camii H. 1209 M. 1787 tarihinde, Osmanlı Paþalarından Gümrükçü Osman Paþa tarafından yaptırılmıþtır. Kesme taþ yapı, tek minarelidir. Kare planlı cami, Arapgir çayı kenarındadır. 

5- Molla Eyüp Mescidi: Arapgir Osman Paþa mahallesinde yer alan yapının bir diðer adı ise Ispanakçı Mustafa Paþa Kütüphanesidir. Ancak bugünkü görünümü kütüphaneden çok mescide benzer. Dikdörtgen planlı yapıya kuzeyden girilir. Kesme taþ ve moloz taþ kullanılarak inþa edilmiþ, üzeri kubbelidir. Kitabesi olmamasına raðmen tahminen 18. yüzyıl eseridir. Çok harap durumdadır. 

6- Cafer Paþa Camii: Eski Arapgir'in, Osman Paþa mahallesinde yar alır. Kitabesine göre H. 1105 M. 1683 tarihinde Cafer Paþa tarafından tamir ettirilmiþtir. Ancak yapı 14. yüzyılda Þeyh Masan tarafından yaptırılmıþ, ılhanlı Beyliði eseridir. Kare planlı yapı, tek kubbeli, tek minareli basit yapıdır. Halen ibadete açık olan cami bakıma muhtaçtır. 

7- Yeni Camii: Arapgir'de Osman Paþa Mahallesinde bulunan cami tamamen harap durumdadır. Minaresi olmayan cami tamamen kesme taþtan inþa edilmiþtir. Üzerinde kitabe olmamasına raðmen tahminen Akkoyımlular Beyliði dönemi (1398-1515) eseridir. 

8- Hanikâh: Eski Arapgir'de Ulu caminin hemen yanında yer alan yapı, tahminen 14. yüzyılda ılhanlı Beyliði tarafından bir küllüye olarak yapılmıþtır. Yapının planı (L) þeklindedir. Yapı tamamen moloz taþtan inþa edilmiþtir. 

9- Çarþı Hamamı: ısaoðlu Mahallesinde bulunan hamam, kitabesinin okunamaz durumda olmasına raðmen 1806 tarihi okunmaktadır. Dikdörtgen bir alanı kaplayan hamam iki kubbeli ve moloz taþtan inþa edilmiþtir. Hamam üç bölümden oluþmaktadır. 

10- Elmasik Hamamı: Ermeni Mahallesi olarak bilinen mahallede bulunan hamam iki kubbeli ve taþla inþa edilmiþ, ancak portali kesme taþtır, dikdörtgen bir alanda bulunan hamamın kitabesi yoktur. Tahminen 19, yüzyıl Osmanlı eseridir. Harap durumdadır. 

11- Osman Paþa Hamamı: Aynı isimle mahallede bulunan hamam, 19. yüzyıl Osmanlı eseridir. Dikdörtgen alan üzerine oturan yapının dıþ duvarları kesme, iç duvarları ve kubbe moloz taþla inþa edilmiþtir. Hamam üç bölümlü olup günümüzde harap durumdadır. 

12- Osman Paþa Çeþmesi: Osman Paþa mahallesinde, Gümrükçü Osman Paþa camii ile Osman Paþa Hamamı arasında yer alan çeþme, kesme taþtan inþa edilmiþtir. Kitabesi olan caminin tarihi belli deðildir. Ancak 18. yüzyıl Osmanlı eseri olduðu tahmin edilmektedir. 

13- Eski Arapgir Kalesi: Eski Arapgir de sarp bir kayalıkta inþa edilen kale, 14. yüzyıl beylikler dönemine aittir ve yalnızca duvar izleri kalmıþtır. Çok harap durumdadır. 

14- Büyük Kozluk Köprüsü: Kozluk çayı üzerinde bulanan köprünün kitabesi var, tarihi yoktur. Ancak beylikler dönemi eseri olduðu tahmin edilmektedir. Kesme taþtan inþa edilen köprü iki gözlüdür. 

15- Eski Arapgir Kale Köprüsü: Kozluk Köprüsüne 100 metre güneyindedir. Kesme taþtan inþa edilen köprünün kitabesi yok, ancak beylikler dönemi eseri oluduðu tahmin ediliyor. Köprü tek gözlüdür. 

Battalgazi

1- Kale Surları: Roma devri kalesinin yapımına M.S. 79 yılında baþlanmıþ uzun yıllar devam eden inþadan sonra getirilerek 530-40 yıllarında tamamlanmıþtır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde onarım görmüþtür. Esasta 95 burcu ve 11 kapısı bulunan kale bugün harap durumdadır. 

2- Silahtar Mustafa Paþa Kervansarayı: 1632 yılında 4. Murat Han'ın silahtarı Mustafa Paþa tarafından yaptırılmıþtır. Dikdörtgen planlı yapının malzemesi kesme taþtır. Üzeri tonoz sistemiyle örtülü yapı 1965-1970 yıllarında restore edilmiþtir. Yazlık ve kıþlık olmak üzere iki bölümdür. 

3- Ulu Camii: 1224 yılında Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılan cami, Anadolu'da, ıran Selçukluları mimarisi geleneðini sürdürün mihrap önü kubbeli, avlu ve eyvanlı tek eserdir. ıçinde yer alan çini ve mozaikler devrin en güzel örneðidir. Mimari Yakup Bin Ebubekir'dir. Esas taþ kitabesi Malatya Müzesindedir. Cami taþ ve tuðladan yapılmıþtır. Çeþitli devirlerde esaslı tamirler görmüþ. Doðu va batı cephelerinde iki portali, taþ iþçüikleriyle dikkati çeker. Tuðla minaresi yapının kuzeybatı köþe-sindedir. 1970'li yıllarda restorasyon geçiren cami, esasta güney cephesinde yer alan kalıntıların ait olduðu Þahabiye Kübra Medresesi ile birlikte bir külliyedir 

4- Melik Sunullah Minaresi: Bugün yalnıcza minaresi kalan camii, 1394 yılında Abdullah Hüsnü Oðlu Çerkez tarafından yaptırılmıþtır. Minare tuðladan inþa edilmiþ, halk tarafından vaiz ocaðı olarak bilinir. 

5- Emirömer Mescidi: 1556 yılında yapılan, diktörtgen planlı bugün mescid olarak deðil, türbe olarak ziyaret edilmektedir. Taþ duvarlı eser düz damlıdır. Türbe içerisinde mezar bulunmaktadır. 

6- Karahan Camii: Kitabesine göre, 1583 yılında, Malatya Miralayı Hüsrev Bey tarafından yaptırılan bu Osmanlı eseri kareye uygun planlıdır. 1900 yılında restora edilen caminin son cemaat yeri revaklarla çevrilidir. 

7- Ak Minare Camii: Zaim Yusuf oðlu Himmet tarafından yaptırılan camii Osmanlı eseri kesme taþtan yaptırılmıþtır. Tek kubbeli caminin minaresi yıkılmıþtır. 

8- Sütlü Minare (Çermik): Kitabesi bulunmayan eser yapım takniði ve kullanılan malzemelere göre Osmanlı Devrine aittir. Baðlı olduðu cami yıkılmıþtır. Halen yıkılmak üzere olan minare tek þerefelidir. 

9-Namazgah: Seceddün ısak oðlu Ke-maleddin Kâmyar tarafından 1243 yılında yaptırılan eser orijinal durumunu muhafaza ederek günümüze gelmiþtir. Tamamı kesme taþtan yapılmıþtır. Selçuklular döneminde yol güzergahlarında yolcuların rahatlıkla namaz kılmaları için inþa edilen namazgahta bir mihrap ve yedi basamaklı minber yer alır. 

10- Alacakapı Mescidi: 1585 yılında yaptırılan cami, sonradan büyük onarım görmüþ, tuðla minare 20. yüzyılda yaptırılmıþtır. Üzeri ahþap çatıdır. Kare planlıdır. 

11- Sıddı Zeynep Kümbeti: Üzerinde herhangi bir kitabe olmamasına raðmen yapım tekniði olarak Selçuklu devri eseridir. Piramid külahlı çokgen yapı, taþ malzeme ile yapılmıþtır. 

12- Kanlı Kümbet: Kitabesi okunmaz durumdadır. Kare planlı taþ ve tuðla malzeme ile yapılan anıt mezar, tahminen 1300 yıllarına aittir. ıki katlı kümbetin alt katı mumyalık, üst katı ziyaret yeri olarak inþa edilmiþtir. Tahminen dıþa konik bir külah ile örtü olması gereken kubbe içten yarım ay þeklindedir. Harap durumda tamire muhtaçtır. 

13- Halfetih Minaresi: Tamamen tuðla malzeme ile yapılan minare 13. yüzyıl eseridir. Tahminen çevresinde bulanan cami veya medresinin bir parçasıdır. Yapı tekniði ile malzeme olarak Ulu cami ile çaðdaþtır. Halk tarafından "Hötüm Dede" olarak bilinir. 

14- Toptaþ Camii: Kendi ismi ile anılan manellede yer alan cami çok tamir görmüþ ve orjinal durumu bozulmuþtur. Kitabelerdeki tarihlere göre 1681 ve 1827 tarihlerinde tamir edilmiþtir. Minaresi 1960'h yıllarda inþa edilmiþtir. Cami üzeri çatılıdır. 

15- Þahabiye-i Kübra Medresesi: Ulu Camii'nin güneyinde çok harap durumda olan kalıntılar bu medreseye aittir. Sanat tarihçi araþtırmacılara göre Selçuklu Sultanı Keykavus zamanında Mimar Semaddin Muhammed ıbn Osman ve Tekfuroðlu Stefan isimli ustaya yaptırılmıþtır. Ulu Camii ile birlikte küllüye olduðu tahmin edilmektedir. 

16- Ahmed Duran Mescidi ve Türbesi: Muhammed Sabit Bey tarafından 1792 yılında ahþap olarak inþa edilmiþtir. Yöre halkı tarafından kutsal sayılarak sık sık ziyaret edilir. Battgalgazi'nin sadık bir subayı olduðu rivayettir. 

17- Kırk Kardeþler Þehitliði: 13. yüzyıl Selçuklu Dönemi mezarlıðı olan yerleþim birimi, Battalgazi Belediyesince etrafı taþ ve beton duvarlarla çevrilmiþ korunmaya alınmıþtır. Halen dökülmüþ vaziyette mezar taþları, yazı, stil ve yapılıþ tarzıyla Selçuklu Dönemini yansıtır. Halk buranın 40 adet Selçuklu yiðidine ait mezarlık olduðuna inanır.

 Kaynak: Malatya Valiliði ınternet Sayfası
© Malatya İş Dünyası